“İtibar kazanmak 20 yıl sürer, onu mahvetmek ise sadece 5 dakika.”
Warren Buffett

Öncelikle ETİKET kelimesinin anlamını anımsatarak başlamak isterim. Nedir Etiket? Ya da ETİKET deyince aklımıza ne gelir?’ Günümüzde her yerde karşımıza çıkmakla beraber benim üzerimde durmak istediğim tanım ’Kişilerin toplumdaki değerini belirleyen sosyal davranış ve protokol kurallarının bütünüdür.’ tanımıdır.

Son yıllarda herşeyin zorlaştığı günümüz dünyasında gerçek şu ki çocuk yaştan başlayan bir rekabet ortamı, okul ve sonrasındaki kariyer hedefleri derken sosyal zekâyı kullanma tarafı ıskalanmaktadır. Ebeveynlerin yoğun iş hayatının getirdiği zaman fakirliği ile beraber geleceğin liderleri çocuklar ve gençler de hayatın akıntısına kendini kaptırıyor. İşte bu aşamada sosyal davranışlar, etik değerler, duruş, kendini ifade ve hatta kendini keşif bekleyenler arasında son sıralarda yerini alıyor. Hal böyle iken iş hayatına adım atmış, orada belli hedeflere sahip bireylerin iş ve sosyal hayatlarında fark yaratabilmeleri ve akıllarda kalabilmeleri için bazı konularda kendilerini tanımaları ve bir keşif yolculuğuna çıkmaları kaçınılmaz hale geliyor. İşte bu noktada etiket kavramı devreye giriyor.

Gelelim iş hayatındaki başarının elde edilmesinde etiketin etkisine… Şu bir gerçek ki kurumsal iş hayatı ve günlük yaşantımızda bireylerin imajı çalıştığı kurumun imajıdır. Aynı zamanda tam tersi yani kurumların imajını bireylerin, firma çalışanlarının, yarattığı da bir gerçektir. Burada bir kavram karmaşası var gibi gözükse de aslında birbiriyle kolkola olan iki temel kavramdan bahsetmek istiyorum. Sözün özü, çalışılan kurum ile kişinin etiketi İŞ’TE başarı ve kazanımların temelini oluşturmaktadır. Günümüzde sosyal zekâyı kullanma becerisi ve öz farkındalık kişi ve kurumları diğerlerinden bir ve hatta birkaç adım daha öne çıkarmaktadır.

Burada aslında bizde var olan ancak bakıp da görmeye vakit bulamadığımız veya ertelediğimiz zenginliklerimize gözatmaktan bahsediyorum. Aynı zamanda etrafımızda olan bitenlerden ve tüm dünyada geçerli bazı ortak tutumlara ışık tutmaktan sözediyorum. Çılgınca markalaşmanın olduğu global yaşamda bizim kişisel markamızın yani etiketimizin değerini belirlemekten ve kişisel etiketimizin değerini kurumsal vitrine taşımaktan bahsediyorum. Liderlerin ve lider adaylarının kendini ifade etmesi, gerek ekip arkadaşları gerek müşterilerine, aynı zamanda sosyal ve iş hayatındaki iletişimde bulundukları kişilere örnek olmaları kaçınılmazdır.

Elbette ki zekâları, iş yapış şekilleri yanı sıra duruşları, konuşmaları, yaklaşımları, misafir ağırlama şekilleri, giyim tarzları ile çevrelerinde aranılan, örnek alınan ve etrafına ışık saçan kişiler olmaları onları zirveye taşırken kendilerini iyi hissetmelerini de sağlamaktadır.

Son söz olarak da diyorum ki gerek ülkemizde gerek dünyanın herhangi bir yerinde, bulunduğunuz yer her neresi ise gelecek nesillere ışık tutmaları, bastıkları yerde kalıcı iz bırakmaları için bu sağduyulu, olgun, sosyal ve görgü kurallarını, toplum adabını bilen liderlerimize aynaları çeviriyoruz. İşte bu aynaya dikkatlice bakmak ve aynadaki aksi hayat vitrininde sergilemek istiyorsanız, haydi etiketinizin değerini belirleyin.

Eda Engin
eengin@enr.com.tr